DİĞER
"Bireyler arasındaki ilişkileri iğne deliğinden görecek kadar ustadır Atay; dolayısıyla Tehlikeli Oyunlar’da olduğu gibi basit bir tavla oyunundan bireyin kendini ötekiler karşısında var etme savaşını betimlerken okurunu edebiyatın en yüksek düzeyine taşır. Toplumsal sorunları maddi toplum ilişkileri açısından görmeye gelince: Bu kesinlikle Atay’ın güçlü kası değildir."
"Geç Ortaçağ Anadolusu’nun portresini sunan yazmayı incelerken aklımıza sorular geliyor: Acaba sayfalara değen eller sanatın da ötesinde siyasi bir şeyler mi söylemek istiyordu? Antik bir efsaneye asırlar sonra eklenen katmanlar nelerdi ve onu nasıl kültürlerarası bir anlatıya dönüştürmüştü? Peki ya elimizde ‘belge’ olmadan tarihi kurgulayabilir miydik? Sizi birkaç dakikalığına altı asır öncesinin Trabzon’una, imparatorun sarayındaki scriptorium’a götürmek istiyoruz."
Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstemeyenler vesilesiyle Erol Üyepazarcı ile yaptığımız söyleşinin ikinci bölümü: Popüler romanlar yazıldıkları dönemin aynası sayılabilir mi? Neden bazı eserler yazıldıkları dönemde çok popülerken zamanla tamamen unutulur? Uyarlama ile intihal birbirinden nasıl ayrılır? Popüler bir roman eleştirel olabilir mi? Yoksa “kanon” anlayışımızda bir yanlışlık mı var? Popüler edebiyatta kadın okurların ve kadın yazarların rolü…
Daha önceden Korkmayınız Mister Sherlock Holmes ile polisiye romanın Türkiye'deki hikâyesini aydınlatan Erol Üyepazarcı, bu kez Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstemeyenler adlı eseriyle popüler romanın Türkçedeki yüz yıllık yolculuğuna ışık tutuyor. Kendisiyle kitabın hazırlık sürecinden edebiyatın gardiyanlarına, edebiyat tarihimizin sosyal arkaplanından unutulan/bilinmeyen kahramanlarına kadar pek çok konuda söyleştik...
"Aslında Hume, Nietzsche ve Wittgenstein çizgisi onu belirlemekteydi sanırım. Kant çevirmişti belki; ama Kant ona uzak bir filozoftu bana kalırsa. Belki de 12 Eylül sonrasının hukuksuzluğunda, hukukun askıya alındığı dönemde, herkes haldır haldır hukuka başvurmaya çalışırken, Kant önemli bir yer tutmaktaydı. Hukukun dışında, bir de estetik açısından. Ama 'evrenselin aşkınlığı' Oruç’un 'içkinliğine' bence aykırıydı; çünkü 'salt' veya 'mutlak' lafını kullanmayı sevmezdi."
Hanım Koçyiğit'in Elke: Ateşte Mühürlenen adlı romanı, İskender Savaşır'ın Dalgın Sular projesinde biçimlenmiş ürünlerden biri... Elke'nin dışında, romanın baş karakterlerinden biri de zaman.
Şair küçük İskender hayatını kaybetti
En çok kazanan yazarlar listesine İskender Pala, Sinan Yağmur, Mustafa Armağan’ın girmiş olması, ünlülerin Saray’ın hiçbir yemeğini kaçırmaması bu mücadelenin “kazanım”larıdır. Ancak yine de bunlar kültürel iktidar olmaya yetmiyor...
“Niçin kültür alanında iktidar olamıyoruz” sorusunu, Tanpınar’dan ilhamla, şu şekilde değiştirmeyi öneriyorum: Kültür alanında muktedir olsaydık bunu fark edebilir miydik?
© Tüm hakları saklıdır.